Eğitim Bir-Sen’den Hükümete Tepki

Devletin memurlara yaptığı yüzde 3 buçuk artı 2 oranındaki zamma Balıkesir Ayvalık’ta bulunan Eğitim Bir-Sen sendikası tepki gösteren sendikalardan biri oldu.

Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, hükümetin memurlara verdiği yüzde 3 buçuk artı 3’lük zamma sert tepki gösteren sendikalardan biri de Eğitim Bir Sen oldu.

Önceki gün ülke genelinde olduğu gibi Ayvalık’ta da sendikaların greve gitmesi nedeniyle, ilçe merkezinde bulunan Cumhuriyet meydanında toplanıp basın açıklamasıyla tepki gösteren sendikalardan biri de hükümete yakın çizgisiyle tanınan Eğitim Bir Sen oldu. Eğitim Bir Sen İlçe Temsilcisi Fikret Bilir’in öncülüğünde bir araya gelerek, ilçe meydanında basın açıklaması yapan sendikalı öğretmenler, hükümetin tavrının adil olmadığını savundu. Önceki gün saat 13.30’da yapılan ve Fikret Bilir’in seslendirdiği açıklamada, “ 2012-2013 yılı Toplu Sözleşmesi görüşmeleri Kamu İşveren Heyeti ile Kamu Görevlileri Sendikaları Görevlileri arasında gerçekleşmiş ve anlaşmazlıkla sonuçlanmıştır. Kamu görevlilerinin genelini ilgilendiren onlarca talebinin görmezden gelen Kamu İşveren Heyeti, anlaşmazlığın, ilk toplu sözleşmede toplu sözleşme imzalanamamasının baş sorumlusudur. Sermayeye gelince kasanın kapısı açan kamu görevlilerinin haklı taleplerine cari açık gerekçesine sığınan Hükümet, kamu görevlilerine verdiği değeri ortaya koymuştur” denildi.

Açıklamada, “Maaş zammı tekliflerini, 2012 yılına ilişkin yüzde 10,26’lık yeniden değerleme oranına dahi çıkarmaya yanaşmayan hükümet, taban aylığa seyyanen zam, özel hizmet tazminatı ve ek gösterge artışları, toplu sözleşme ikramiyesi, ek ödeme artış talepleri, harcırah miktarı artışları, fazla çalışma ücretinin yükseltilmesi, ek ödemenin emekliliğe yansıtılması, eş ve çocuk yardımı, yemek yardımı, emeklilerin eş yardımından yararlanması, 4/C’lilere 200 TL seyyanen zam yapılması ve kadroya alınması başta olmak üzere kamu görevlilerinin genelini ilgilendiren onlarca teklifimize karşı teklif sunmayı bile gereksiz görmüştür. Kamu görevlileri ve eğitim çalışanları olarak referandum sonrası aylarca yasamızı bekledik. Sonunda Yasa çıktı ve masaya kilitlendik. Ek ödeme konusundaki talebimizi, toplu sözleşme masasında olmazsa olmazımız olarak ilan ettik. Çünkü 666 sayılı KHK ile farklı kurumlarda aynı unvanlar arası ‘eşit işe eşit ücret’ dengelemesi yapılırken, öğretmenler ve öğretim elemanları olarak kapsam dışında tutulduk. 666 sayılı KHK çıktığından bu güne bordromuzla sorunumuz var. Üzülerek ifade ediyoruz ki; öğretmenler ve öğretim elemanları neredeyse en düşük ücret alan kamu görevlisi konumuna getirildi. Ek ödemeyle ilgili isyanımıza, diğer kurumlarda muadiliniz olmadığı için sizi kapsam dışında tuttuk cevapları verildi. Haklılığımızı anlayınca, ek ödeme mağduriyetinizi toplu sözleşme masasında çözeceğiz beyanları verdiler. Bu beyanlara bağlı olarak 800 binden fazla eğitimci toplu sözleşme masasını umut olarak görürken, sonuçta hüsranla karşılaştılar. Vaatler unutulmuş, umutlar boşa çıkarılmıştır. Emeğinin karşılığını alamayan, itibarı sürekli örselenen eğitimciler, ek ödeme mağduriyetinin toplu sözleşme masasında giderilmemesiyle birlikte artık çileden çıkmıştır. 666 sayılı KHK ile müsteşarına, genel müdürüne 772 TL ek ödeme artışı veren hükümet, öğretmen ve öğretim elemanlarının ek ödemelerini 314 TL artırılması teklifimiz üzerinden Yunanistan’a döneriz kaygısı üretmeyi tercih etmiştir. Bu tercihi kabul etmiyoruz. Bu tercihe saygı duymuyoruz. Eğitim çalışanlarına ve diğer bütün kamu görevlilerine yönelik vurdumduymaz tavır bununla da sınırlı kalmamıştır. Toplu sözleşme masasına Konfederasyonumuz Memur-Sen tarafından sunulan onlarca teklife karşı kamu görevlilerinin bütününü ilgilendirecek tek bir teklifle masaya gelen Kamu İşveren Heyeti, toplu sözleşme masasında haklı ve makul tekliflerimize hayır diyerek bir anlamda toplu sözleşme hakkını elde etmemizden duyduğu rahatsızlığı dışa vurmuştur. Kamu İşveren Heyeti Başkanı’nın eylem kararımızla ilgili olarak “Toplu sözleşme masasında dostluk, sevgi ve barış vardı” diyor. Doğru söylüyor. Ama asıl olması gereken yoktu. Toplu sözleşme masasında kamu görevlilerini haklı taleplerini karşılayacak para yoktu. Kamu İşveren Heyeti, “Ne kadar artış istiyorsunuz? sorusuna cevap üretmek yerine “Bu kadar cari açık var, bu kadar sıkıntı var, Nasıl olur da maaş artışı istiyorsunuz, eğitim çalışanlarına ek ödeme istiyorsunuz? cevabına sarılmıştır. Müsteşarına, genel müdürüne, sermaye gruplarına sonuna kadar açılan kasa, kamu görevlilerine gelince bir anda kapatıldı. Tekliflerimize kapatılan kasayı, eylemlerimizle açacağız. Masada uzlaşarak almaya çalıştığımız haklarımızı almak için, gücümüzle, kararlılığımızla bugün alanlardayız” ifadelerine yer verildiği gözlendi.

TEPKİLERİNİ DİLE GETİRDİLER

Hükümetin 3,5+4’lük cimri zam teklifine isyanımızı haykırmak için, 4/C’li personele 200 TL seyyanen zam yapılması için, hekim dışı personelin, din görevlilerinin ek ödeme mağduriyetini gidermek için alanda olduklarının vurgulandığı açıklamada, “Biz bugün, işimize sahip çıkmak için, aşımıza sahip çıkmak için, işimizi, emeğimizi değersiz görenlere ne kadar önemli olduğumuzu, emeğimizin ikamesi olmadığını haykırmak için işe gitmedik. Hizmet üretmedik. Toplu Sözleşme Masası’nda ek ödeme mağduriyetimizin giderilmemesini, yüzdelik zam ve diğer toplu sözleşme tekliflerimizin karşılanmamasını kabul edemiyoruz. Bu duyarsızlığı protesto ediyor, Türkiye genelinde hizmet üretmiyor, bir günlük iş bırakarak burada oturma eylemi yapıyoruz. 2010’da yapılan Anayasa değişikliği referandumunun üzerinden 19 ay geçtikten sonra Toplu Sözleşme Kanunu’nu çıkaran hükümet, 5 aydır kamu çalışanlarına zamlı maaş veremezken; şike, emekli vekillerin maaşları söz konusu olunca yerinde duramamakta, memur söz konusu olunca ise kılını kıpırdatmamaktadır. Vekillerin danışmanlarına, şoförüne ve sekreterine, askere ‘mali denge’ endişesi taşımadan zam yapan hükümet, eğitimciler söz konusu olunca yan yatmış, kırk dereden su getirmiş ve onlarca bahane üretmiştir. Bizim bahanelere karnımız toktur. Toplu görüşme tiyatrosundan kurtulmak için mücadele verirken, toplu sözleşmenin, sonuçları itibarı ile toplu görüşmelerin gerisinde kalması, 2,5 milyon memuru, 1,8 milyon memur emeklisini hayal kırıklığına uğratmış, ek ödemeden mahrum bırakılan öğretmen ve öğretim elemanlarını ise derinden yaralamış, moral ve motivasyonlarını adeta sıfırlamıştır. Merkezi yönetim bütçesinden en fazla payı eğitime ayırdığını, eğitime önem verdiğini her fırsatta dile getiren ve bununla övünen hükümet her fırsatta “eğitim şart” demektedir. Biz de ‘eğitim şart ise ek ödeme de şarttır’ diyoruz. ‘Ekonomi büyüyor, Türkiye zenginleşiyor’ diyenlerin, kamu çalışanları söz konusu olunca, ‘daha fazlasını veremeyiz, yoksa Yunanistan’a döneriz’ edebiyatına sarılmalarını inandırıcı bulmuyoruz. Eğer büyüme varsa, bunun maaşlarımıza yansımasını istiyoruz. Ek ödeme toplu sözleşme masasının konusudur’ diyerek, masayı işaret edenler sözünü masada da yerine getirmemiş ve eğitim çalışanlarını hayal kırıklığına uğratmışlardır. Bin 624 TL alan 9/1 öğretmeni, bin 856 TL alan 7/1’deki öğretim görevlisi, 4/C’lisi, hizmetlisi, şefi, memuru ilk toplu sözleşme masasını hüsran masası olarak anacaktır. Eğitim çalışanları olarak, Kamu İşveren Heyeti’nin dolayısıyla hükümetin bu tavrını not ediyoruz ve hükümete kalkınmada iyi gidiyor olabilirsiniz ama adalette ve gelirin adil dağıtımında sınıfta kaldınız diyoruz.” Şeklindeki ifadeleri dikkat çekti.